Çocuk Aklı Çocuk Haklı

Little Girl in Classroom 2000

Ne olurdu ağlamasa, ne olurdu altına yapmadan önce söylese, ne olurdu hemen büyüse… ne olurdu bilemem ama o zaman çocuk olmazdı herhalde. Onu çocuk yapan zaten bu davranışları değil mi. Hayata geldiğinde neden ağlar çocuklar hiç düşündünüz mü? Belki rahatsız edilmekten şikayet ediyorlardır. Belki hazır değillerdir kendi mekanlarından ayrılmaya. Ama biz onları alır, ayırırız mekanlarından ve kendi mekanımıza çekeriz. Onu kendi isteğimizle çağırmışızdır; bu dünyayı ona tanıtmak niyetiyle. Bizler kendi mekanımızı yeterince tanıdığımıza inanarak, başka birisini daha bu mekana dahil etmeye karar veririz. O ilk geldiğinde şaşkınlığını gizleyemez ve rahatsızlığını dile getirir. Eteneden beslenirken farklı bir mekanda aç kalmıştır. O gün ilk defa farklı bir mekana çıkmanın heyecanı da vardır üzerinde. Bu duygu karmaşası içerisinde bizimle tanışır. Bizi beğenip beğenmemek gibi bir şansı yoktur. Bu nedenle kedisini bizim kollarımıza bırakır.

Peki ya biz tüm hazırlıklarımızı yaptık mı? Onu karşılamak için, karşılamadan sonrası ve geleceği için hazırlıklar yaptık mı? Sadece onu çağırmakla, onu bu mekana getirmekle üstümüze düşeni yapmış sayılmayız. Onun bu mekandaki yolculuğu sırasında karşılaşabileceği bütün olayları düşünerek onu böylesi bir ortama hazırlamalıyız. Onu çağırmadan önce onu ne şekilde yönlendireceğimize karar vermeli ve elimizdeki malzemenin buna yeterli olup olmadığını kendimize sormalıyız. Elimizdeki malzeme onun beslenmesini, giyimini, eğitimini, sosyal aktivitesini karşılayabilecek düzeyde ise onu iyi bir şekilde bu mekanda ağırlamış oluruz ki böyle olması da gerekir. Aksi takdirde bu mekanda bazı sorunlarla karşılaşacak ve bize neden gerekli hazırlığı yapmadan kendisini çağırdığımızı soracaktır. Böyle bir soru ile karşılaşmamak için bizler önceden hazırlığımızı yapmalı ve sonra onu davet etmeliyiz. Unutmamalıyız ki bizler sıfır bir beyin alıp onu işleyerek, bir heykeltıraşın heykelini işlemesi gibi, ondan yeni bir yapıt ortaya çıkarıyoruz. Oluşan bu eserin mükemmelliği bizlerin ona sunabileceği olanaklara ve onu yetiştirme tarzımıza göre farklılık gösterecektir. Bu nedenle onu çağırmadan önce kendimize bir takım sorular sorarak yanıtlarını kafamızda kesinleştirmeden onun karşısına çıkmamalıyız. Yani dersimize iyi çalışmalıyız ki onun karşısına çıktığımızda bize soracağı sorulara rahatlıkla cevap verebilelim. Eğer cevaplarımız onu tatmin etmezse; ‘ beni neden çağırdınız? ‘ diye bize sormaz mı?

BÖLÜM-I