Kişilerin yaşamları boyunca yardım alabilecekleri bir dayanağı olmaktadır. Kendilerini bu dayanağa bağlı hisseden insanlar kendilerini düşünen, koruyan, destekleyen, her an yanlarında olabileceklerini bildikleri bu hamilerini bazen istemeden üzmektedirler. Dünya üzerindeki hamilik görevini her halde en iyi anne babalar yapmaktadır. Her zaman çocuklarının iyiliği için bir şeyler yapmaya hazır ve karşılıksız bir sevgiyle onların daha iyi yaşamalarını sağlamak üzere ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ebeveynlerin istedikleri; çocuklarının yaşamlarının kendi yaşamış oldukları yaşamdan daha güzel olmasıdır. Bu uğurda en iyiyi yapabilmek için feragatta bulunup kendi imkanlarını çocukları için seferber ederler. Ebeveynler her zaman için devamlı akan bir çağlayan gibidir. Devamlı kendinden bir şeyler verir ve çocuklarını beslerler. Hiçbir zaman akan bu suların ters yöne akmasını veya boş yere gitmesini istemezler. Onların istediği, vermiş olduğu bu birikimi çocuklarının alması, idrak etmesi ve bunu kendi akıl süzgecinden geçirip hayata uygulamasıdır. Ebeveynler her ne kadar hami olsalar da bazen onların da bir hamiye ihtiyaçları olur. Her insan gibi onlarda sevmek ve sevilmekten, şefkatten ve sadakatten hoşlanırlar ve ihtiyaç duyarlar. Bizler bu gibi durumlarda onlara karşı görevimizi yerine getirmeyerek, her zaman için onların bizi kollayacağını düşünerek, onları üzmüş veya kırmış olabiliriz. Eğer bizler, kendimiz için onlardan neler isteyebileceğimizi nasıl düşünüyorsak, onların da bizlerden neler isteyebileceklerini düşünmeli ve sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Bu gerçeği görür ve uygularsak hem onları mutlu etmiş oluruz hem de kendimiz mutlu oluruz. Belirli bir sinerjinin yaşandığı böyle bir yuvada sevgi, saygı bir ömür boyu devam eder ve toplumun en küçük ama en değerli yapısı olan ailenin temel yapısı korunmuş olur.