Nesiller boyu geçen her zaman diliminde içinde insanlık yeni buluşlara sahne olmuştur. Buluşların bazıları insanlık adına fevkalade yararlı bazıları ise son derece zararlı (kullanılış amacına göre) buluşlar olmuşlardır. İcadın kök anlamı bulma, ortaya koyma, yaratmadır. Bizler kendimiz de bazen bir şeyleri bulur, ortaya koyar ve yaratırız. Bu yaratıcılık genlerimiz de olan bir özellik olsa gerek. Özellikle biz Türklerin kafası kendi çıkarımıza olacak işlerde çok daha fazla verimle çalışmaktadır. Hayat boyu edindiğimiz kümülatif bilgiler bizlere bu konuda yardımcı olur. Aslında insan bir nevi bir sünger gibidir. Yaşadığı süreç içerisinde etrafından devamlı olarak bir şeyleri emer ve onu bünyesine kazandırır.
Bunu bilerek ya da bilmeyerek yapmaktadır. Bilinçli bir birikim yapan kişi; binlerce kitabın bulunduğu bir kütüphaneyi andırırcasına hayata dair yeknesak olmayan birçok bilgiyi edinmiştir. İcatlar da bir birikimin sonucunda oluşur. Birden bire bilinmeyen bir kavramı bilinir bir halle sokmak kolay olmasa gerek. Bunun için bir etüt süresinin geçmesi gerekmektedir. Bizler de hayat içerisinde bir yandan yaşamaya devam ediyoruz diğer yandan da hayattaki bilinmeyenleri bulmak için bir etüt yapıyoruz. Bu çalışmalarımızda sahip olduğumuz ve içeriğini bizim tayin ettiğimiz kütüphanemizi kullanıyoruz. Hayata dair ne kadar fazla kaynağa sahipsek bilinmeyenlere ve bilinmezliğe o kadar yakınız demektir. Ancak bizim kütüphanelerimizin de bakıma ihtiyacı var. Çoktandır uğranılmamış bir kütüphanede raflar tozlanmış, bazı kitaplar miadını doldurmuş ve bilgiler köhneleşmiştir. Siz de kendi kütüphanenizde hangi kitaplara sahip olduğunuzu hatırlayarak, onları güncel içerikli olanlar ile değiştirmeyi ihmal etmeyiniz.